Bira kültürü konusunda gelişmekte olan bir ülke
olduğumuzu daha en başta söylemiştik. Öyle ki, geçenlerde Fenerbahçe'nin UEFA
Avrupa Ligi'nde eşleştiği Çek Viktoria Plzen takımı sayesinde bir çok kişi
pilsener (ya da pils - pilsen) tipi biraların adının bu şehirden geldiğini de
öğrenmiş oldu. Yoksa birçok kişi için hala Efes Pilsen markası içinde yer alan
bir özel isim tamlamasının tamlananıydı pilsen. Bu postta pilsener, helles ve
lager nedir kısaca bir göz atalım dedik. Başlamadan önce ufak bir not: bugün
ele aldığımız bu üç tür de sarışın biralar, yani Lager tipi biralar. Lager
tanımlamasını sarışın biralar için geniş bir çatı olarak düşünebiliriz. Pilsner
ve Helles ise bu çatı altında ayrılan alt başlıklar desek kimse gelip bize
kızmaz sanırım. Aradaki farkları zaten okudukça siz de göreceksiniz.
Konuya
pilsener ile girdiğimize göre, ilk bununla başlayalım bari. Çek Cumhuriyeti
belly of the world olarak tanınıyor yani dünyanın göbeği. Bu lakabın arkasında
yatan ise dünyada kişi başına en çok bira tüketiminin bu ülkede olması. Bir
kaynağa göre kişi başı yılda 132 litre, diğer bir kaynağa göre ise 158 litre
bira tüketiliyor. Yani ortalama olarak, abiler günde bir şişe içiyor, asla boş
geçmiyorlar anlaşılan. Bir de Almanya'nın Bamberg şehri var ki burada yıllık
tüketim kişi başı 300 litre ile sıralamada (şehirler bazında) birinci sırada.
Yani her bira severin ikametgahını aldırmak isteyeceği bir yer. Neyse konu
dağılmasın, Avrupa'lının birası Türk'ün çenesini yorarmış! Çek
Cumhuriyeti'ndeki Plzen şehri de 180.000 kişilik küçük bir şehir ama bira
bakımından çok gelişmiş bir yer. Pilsener biraları ilk olarak 1839 yılında
Plzen'de kurulan Bürger Brauerei'de (Vatandaşların Birahanesi - Citizens'
Beerhouse) Alman bir biracı olan Josef Groll tarafından üretiliyor. Kökeninde
Alman bir aşçı yatmasından dolayı, Alman esintileri taşıması kaçınılmaz tabi.
Sarışın renkli ve bol şerbetçiotlu, dolayısıyla biraz acı, bir bira olarak
beğenilerek içilmeye başlanıyor pilsener ve hızla Orta Avrupa'da yayılıyor.
Çekler de 1859 yılında Pilsner Urquell ismiyle ilk pilsner markasını
tescilletiyorlar.
Pilsenere en yakın türlerden biri olan Helles ise
Güney Almanya'ya özgü , aslında Bavyera ve Münih tarafları da
denebilir, sarışın bir bira. Helles 1800'lerin ikinci yarısında Çeklerin
Pilseneri'ne tepki olarak doğdu desek abartmayız herhalde. Hell Almanca'da
"light" demek. Helles ise bu kökenden türemiş ve "light
one" anlamına gelen bir sıfat. Ama Kuzey Amerika İngilizcesinden farklı
olarak bu "light one" sadece renklerle ilgili. Coca-Cola Light'taki
gibi "hafif" anlamına gelen bir kullanımı yok. Diyet birası değil,
rahat olun gençler. Helles, yani light one, açık renkli sarı Alman birası
olarak anlaşılabilir. Pilsenere göre en büyük farkı daha az "hoppy"
olması, yani daha az şerbetçiotu içeriyor olması. Böylelikle daha az acımtırak
bir tada sahip olur Helles tipi biralar. Bir de, arpadan gelen maltımsı bir tat
da Helles tipi biraları sınıflandırmak için kullanabileceğimiz bir özellik.
Ülkemizde şu an maalesef yok bu tip bir bira. Ama yurt dışına
çıktığınızda güzel bir Helles içmek için Augustiner Helles ya da Paulaner
Original Münchner Hell tercih etmeniz gereken yegane biralar. Geçen Ekim ayında
yanlış bilet almam sonucunda bir geceyi Stuttgart'ta geçirmek zorunda kalmıştık
ve yanlış biletin verdiği tüm negatifliği alıp götürmüştün Augustiner. Tez
zamanda buluşmak dileğiyle.
Sıra geldi en yaygın ve meşhur tipe: Lager. Almanca'da
lager kelimesi -storage- yani depo anlamına geliyor. Lagern ise -to store- yani
depolamak. ALM 101'e devam edersek, Abgelagert: dinlendirilmiş, Einlagern:
depoya ambara koymak (Burada teşekkürler bizim hanıma gidiyor, Almanca için).
Neyse, ana konuya dönelim, Lager tipi biralar alttan fermente edilmiş, yani
mayanın işlemini kazanın altında yaptığı tipte biralardır. En büyük özelliği de
altın sarısı o güzel rengidir. 10 derece gibi soğuk denebilecek bir ısıda
fermente edilen lager biralar fermentasyon sonrası einlagern edilir. Orta çağda
biralar taze kalmaları için mağaralara konuluyormuş. Mağaradaki soğuk hava
sayesinde tazeliklerini ve lezzetlerini koruyacakları düşünülmüş. İşte bu
depolama işlemi de (lagern) bu tip biralara ismini verir. Lager'in gelişimiyle
ilgili bir ufak detay da şöyle: 18. yüzyıla kadar bira üretiminde kavrulmuş
arpa kullanılıyor, yani yanık siyah arpa. Böylece koyu renk biralar ortaya
çıkıyordu. Sanayi devriminin bira için bir katkısı çimlendirilen arpayı sıcak
havayla kurutma imkanı sunması oldu. Böylece altın renkli bira elde etmek
mümkün hale geldi. Şeffaf cam bardakların da yaygınlaşmasıyla bu güzel renkli
sıvı gittikçe popülerleşmeye başladı. Yalnız, lager için sürekli altın renkli
altın renkli dedik ama Avrupa'da koyu renkli lagerler bulmak mümkün, misal
Warsteiner. Türkiye'de dark lager bulmak imkansız ama tipik lagerler için
bakkalınızdan ısrarla isteyiniz: Heineken, Carlsberg, Beck's, Tuborg Gold,
Amstel, Peroni ya da Brooklyn Lager ama Brooklyn bakkalda olmayabilir. Yeni
türeyen bir tanım var, butik içki dükkanları (ki bu konuya ilerleyen günlerde
el atacağız) bunlarda bulmak mümkün oluyor.
Ale, stout,
weissebier, bockbier bir sonraki posta.
Not: Bu
yazıda kaynakça olarak Wikipedia ve Teoman Hünal'ın bazı köşe yazılarından da
yararlanılmıştır.
0 Yorumlar